Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| |
|
|
Burjuva düzen
partileri seçimlere hazırlanır, halkı sandığa
çağırırken, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi, 11
Haziran tarihli, 37 sayılı açıklaması ile, tüm
halkı bağımsızlık, demokrasi mücadelesine
katılmaya, kendi iktidarını kurmak için mücadele
etmeye çağırdı.Temmuz'da yeni bir seçimin olduğu
hatırlatılan açıklamada, oligarşik yönetimin,
demokrasicilik oyununun bir parçası olarak 4-5
yılda bir bu şaşaalı seçim-sandık şovuna
başvurduğu kaydedildi. "Seçim, hem oligarşi içi
güç dengelerinin gerektirdiği düzenlemeleri
yapmaya, hem de kitleler nezdinde oligarşik
yönetimin meşruiyetini tazelemeye hizmet eder"
denilen açıklamada, 2007 seçiminin de aynı amaca
hizmet edeceği belirtildi. Halkı sandık başına
çekmek ve oligarşi içi kavgada kitleleri kendi
saflarına yedekleyebilmek için düzen
partilerinin sürdürdüğü "bu seçimlerin çok büyük
bir önem taşıdığı" propagandasının bir yanıltma
olduğu uyarısında bulunan Parti, ülkemizde,
faşizm koşulları altında yapılan tüm seçimlerin
rolü neyse, bu seçimlerin rolünün de aynı
olduğunu söyledi... >>> Yazinin devami
icin basliga tiklayiniz <<<

ONLARA SON SÖZÜMÜZ DEVRIM
YEMINIMIZDIR
Seçim sürecini
devrimin propaganda aracına dönüştürmek için
harekete geçelim ve dipten değil, üstten
dayatılan bu dalgayı egemenlerin
aleyhine çevirelim. Cumhurbaşkanlığı seçiminin gündeme
gelmesiyle birlikte alevlenen ve takip eden
günlerde ordu tarafından, e-posta yoluyla
gönderilen ve bir bildirgeden çok, muhtıra
niteliği taşıyan açıklamayla birlikte doruğa
ulaşan hegemonya kavgası, bir erken seçim
sürecini daha getirdi.
Bugün yaşanan gelişmelere damgasını
vuran ya da çatışma olarak yansıyan bu durum
sivil otoriteyle askeri otorite arasındaki
hegemonya kavgasıdır aynı zamanda. Ülkenin
tersaneleri, limanları ve daha bir dizi değeri
emperyalist sermayeye peşkeş çekilirken
seslerini çıkarmayanlar açısından neyin elden
gittiği çok da önemli değildir. Onlar
için önemli olan kendi çıkarlarını nasıl
koruyacaklarıdır. Koparılan yaygara da
çıkarlardan oluşan statülerini korumaya
dönüktür.
Irkçı-şoven dalganın yükselişe
geçtiği, emperyalistlerin bölgeye dönük
projelerini hayata geçirme çabalarını sürdürdüğü
günlerde gündeme gelen bu seçimlerle birlikte,
emekçi yığınların umutları bir kez daha
çalınmaya, sisteme yedeklenmeye çalışılmaktadır.
Bu gerçekliği kavratmak ve devrim lehine
çevirmek bu süreçte bizlere düşen en önemli
görevlerden biridir.
|
|
______________________________________________________
"Vekiller pazarı" açıldı ya; hemen
her seçim öncesi yaşadığımız sahneleri bir kez
daha yaşıyoruz. Ortalık "fırıldak"lardan
geçilmiyor...
"ASO Başkanı Zafer Çağlayan'ın AKP
listesinden milletvekili adayı olacağına ilişkin
haberlere şahsen çok şaşırdım. ... Niye şaşırdım
biliyor musunuz? Yaklaşık 10 gün önce Ankara'da
bir davette birlikte olduğumuzda, kendisine
şakayla karışık 'AKP'den aday olursun herhalde'
dediğimde, çok sert bir yanıt aldım. Aynen,
‘AKP'li olanın da, AKP'den aday olanın da,
AKP'den aday oluyor diyenin de... Tamam mı?'
dedi..." (Erdal Sağlam, 19 Mayıs 2007)
Normal koşullarda şaşırılmayacak bir şey
değil. Ama sözkonusu olan burjuva siyaseti
olunca, şaşırmamak gerekiyor. Fakat yine de
şunu soracağız elbette ki; böyle bir ahlâka
sahip olanlar, parlamentoya girdiklerinde
verdikleri hangi sözü tutar, halk için ne
yaparlar? --------Yazinin
devami icin basliga
tiklayiniz--------
|
______________________________________________________
PKK için BM'ye başvuracağını
açıklayan oligarşi, ne diyecek BM'ye? 80 yıldır
Kürtler'i nasıl katlettiğinizi, yok saydığınızı
da anlatacak mısınız? Oligarşi BM'ye Kürtler'i
nasıl katlettiğini de anlatacak mı?
Eğer bir "terör"den sözedilecekse;
bu onyıllardır oligarşinin yaptığıdır. Cesetleri
tanklarla sürükleyen, kulaklarını kesip poz
veren, kimyasal silahlarla yakan vahşet onlara
aittir. Korucuların sayısını artıran,
"memur" statüsüne alarak sosyal haklarını
genişleterek çekici hale getirmeye çalışan
oligarşi, şimdi de seferberlik sınırlarını
genişletti. Seferberlik ve Savaş Hali
Tüzüğü'nde yapılan değişiklikle savaş gibi
olağanüstü dönemlerde öncelikle yeniden askere
çağrılacak kişilere verilen seferberlik emrinin
sınırları genişletildi. Artık kişilere sadece
askerlik yapmak için değil, mesleği nedeniyle de
seferberlik emri verilebilecek. Silahlı
Kuvvetler, ihtiyaç duyduğu mesleklerde
çalışanlar için seferberlik emri çıkararak bu
kişileri olağanüstü dönemlerde orduda çalışması
için göreve çağırabilecek. (3 Haziran,
Milliyet) Peki nereye sefer var!?
----------- Yazinin Devami
Icin Basliga Tiklayiniz----------------
_____________________________________________________________________________
Fasizmin Hizmetindeki
Milliyetçilik |
...
stadyumlarında "hepimiz katiliz" diye sloganlar
atılıp pankartlar taşındığı bir ülke haline
getirildi ülkemiz. Bu tablonun "ressamı",
milliyetçiliktir.
‘Milliyetçilik’ bu
devlet için, faşizm için dokunulmaz, vazgeçilmez
bir kavramdır... Düzenin ezmek, yoketmek
istediği tüm kesimlere karşı saldırısında,
milliyetçilik değişmez ideolojik zemindir...
Bugün şovenizm, Türkiye’nin damarlarında
akan bir zehir gibidir. Ülkemiz bu zehri
bünyesinden atmalıdır.
| |
_____________________________________________________________________________
Aleviligi Kimler Özünden Koparmak
Istiyor
|
Öldüler, kirildilar,
yasaklandilar, asimile edilmek istendiler,
yoksaydilarr, yandilar yakildilar, Osmanlinin
oyunuyla, Cumhuriyet'in "laiklik" tuzagiyla
aldatilmaya çalisildıiar...Bin yıllık bir zulüm
tarihi. Bin yıllık bir direniş. Kimi zaman
başlarına vurulan kılıç oldu zulüm, bazen "Şah"
demekle özdeş oldu ölüm. Kimi zaman biat
istediler dünün ve bugünün Yezitleri, bazen
"inancını, ibadetini, kültürünü unutacak, bizim
istediğimiz gibi yaşayacaksın" dayatmasında
geldi zalim. Karınları deşildi Maraş'ta, bir
yobazın çivili sopası oldu Çorum'da, 40 bin başı
vuran Yavuz, soyunu sürdürüp "Komünistlere,
Alevilere ölüm" diye höyküren faşist namlularda
kapılarını çaldı..
| | _____________________________________________________________________________
Türk Milliyetçiliginin Tarihi
Gelisimi |
- "Eğer elinde kalanla
Türkiye yaşayacaksa, bu yabancı halklardan
kurtulmalıdır" anlayışıyla Anadolu’yu
Türkleştirme siyaseti uygulayan İttihatçılar,
Ermeni soykırımı, Balkanlar ve emperyalist
çıkarlar için girilen savaşa; Anadolu
halklarının kanını akıtan bir pratiğe imza
atmıştır.
Hrant Dink’in katlinde,
körüklenen ırkçı milliyetçiliğin rolüne dikkat
çektiğimiz 90. sayımızda, hiçbir sosyolojik
olgunun, hareket ya da düşüncenin "an"ın
politikaları sonucu ortaya çıkmadığının,
tarihsel bir arka plana, düşünsel bir alt yapıya
sahip olduğunun altını çizmiştik. Dizimizde bu
tarihi arka planı ele alacağız. Türk
milliyetçiliği hangi zeminde doğdu, nasıl bir
evrim geçirdi ve bugün milliyetçiliğe
karakterini veren yanlar nasıl şekillendi; tüm
bunların cevabı bu tarih içindedir.
| | _____________________________________________________________________________
Türk Milliyetçiliginin Tarihi
Gelisimi -2 |
Anti-emperyalist temelde ilerici
olan küçük-burjuva Kemalist milliyetçiliği,
egemen olduktan sonra şovenist bir konuma
düşerek burjuva milliyetçiliğinin takipçisi
olmuş, halkları yok saymayı, asimile etmeyi
politika olarak belirlemiştir.
Osmanlı'nın sömürgeleşmesine karşı bir
savunma refleksi ve imparatorluğa bağlı
topraklarda ortaya çıkan ulusal bağımsızlık
mücadelelerine karşı ‘tepkisellikten' beslenen,
Jöntürkler ve İttihat ve Terakki'de ifadesini
bulan milliyetçilik/Türkçülüğün ilk uluslaşma
denemesi, 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonunda
yenilgi ile sonuçlanmıştı.
| | | |
| | |
| |
|
Heute waren schon 9 ziyaretçi (46
klik) hier! |
| | |
| | |
|